Nihayet Yaz yüzünü gösterdi. Sizlerde de böyle midir? Bilmem ama Yaz bende gezme isteği uyandırır, Yaz’la beraber, Güneş’in sıcacık ışınlarıyla, enerji dolar, denizlere koşmak onun şifalı sularında, şefkatli kollarında dans etmek isterim. Böyle deniz ve tatil hayali kurarken, çok zaman önce okuduğum ve etkilendiğim Masaru Emoto’ya ait ‘’ Suyun Gizli Mucizesi ‘’ kitabı, sanki söyleyecekleri varmış gibi ummadığım anda yeniden karşıma çıkarak mesaj vermeye çalıştı sanki, ben de onun anlatmak istediklerini, bilgi dağarcığımdakilerle harmanlayarak sizlerle paylaşmak istedim.
Feng shui’nin de beş elementinden biri olan ve birçoğumuzun farklı özelliklerinin farkında olmadığı şifa kaynağı, mucize‘’ SU’’ yun sıra dışı özelliklerinden bahsetmeye çalışacağım. Hepimizin bildiği gibi bedenimizin ortalama % 70’i sudan oluşmakta ve bu oran yaşımızla ters orantılı olarak azalarak değişmekte. Bu durumda her birimiz büyük kısmı sudan ibaret varlıklarız, yani Su hayattır.
Bu yüzdendir ki yeni keşfedilen yerlerde su varsa yaşam izleri de aranmaya başlanır. Bugün artık tıp çevreleri, suyun enerji kaynağı olduğu ve hatta hastalıkların tedavisinde bile kullanılabileceği konusunda geçmişte hiç olmadığı kadar fikir birliğine varmışlardır. Suyun; bilgiyi kaydetme ve hafızada tutma özelliğine sahip olduğu konusunda bilim adamlarının çalışmaları halen devam etmekte olup suyu bilmek, doğanın ve yaşamın mucizesini anlamak demektir.
Masaru Emoto da suyun değişik özelliklerinin farkındadır ancak bu özelliklerini ispat edecek yol ararken, hiçbir kar kristalinin bir diğerinin aynı olmadığı gerçeğinden yola çıkıp suyu kristal hale getirerek incelemeye başlamış ve görmüş ki farklı yerlerden alınan su numuneleri farklı kristaller biçimlendirmiş. İnsan eliyle müdahale edilmemiş sulardan daima bütünlüklü ve çok güzel kristaller elde edilirken, klorun suyun doğal yapısını bozduğunu deneylerinde görmüştür. Daha sonra farklı kaplar içindeki sulara farklı sözcükler söyledikten sonra oluşan kristalleri incelemiş ve kelimelerin su üzerinde ne kadar büyük bir gücü olduğunu suyun oluşturduğu kristallerle kanıtlamıştır. Sevgi ve şükran sözcükleri söylenen su, olağanüstü güzellikte kristaller oluştururken, diğer kötü kelimeler söylenen su ise yapısı bozulmuş kristal oluşturmuş, nerdeyse hiç kristal oluşturmamış.
Bütün bu araştırmalar bize, üçte ikisi su olan vücudumuzda; olumlu ve teşvik edici kelimelerden çıkan titreşimler pozitif etki bırakarak yaşamımızı güzelleştirirken, negatif kelimelerin yarattığı titreşimlerin ise hayatımızı olumsuz etkileme gücüne sahip olduklarını göstermektedir. Kısaca insanların mutlu ve sağlıklı bir hayat sürdürmesinin yolu, bedenlerinde bulunan yüzde yetmiş oranındaki suyu olumlu etkileyecek düşünce ve sözcüklerle titreştirebilmesidir..
Yine bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, ruh halimiz ya da zihinsel durumumuz bedenimizi doğrudan etkilemekte, içimiz yaşama sevinciyle doluyken, hayattan zevk alırken kendimizi fiziksel olarak da çok iyi hissederiz. Ancak sıkıntılı ya da kederli olduğumuzda ise bedenimizde buna göre davranır ve çeşitli rahatsızlıklarla tepkisini gösterir. Duygularımızın enerjisi bedenimizde hiç zorlanmadan aktığında hayattan keyif alan, neşeli, huzurlu biri oluruz, sağlığımızda yerindedir.
Yine suyun bize anlattıklarından öğreniyoruz ki şükran duygusu daha etkili bir duygudur sevgiye göre. İnsanın kendisine bir şeyin verilmiş olmasından duyduğu coşkunun enerjisidir, bize yaşam adlı bir armağanın sunulmuş olduğunu bilmenin ve bu armağanı coşkuyla kucaklamanın enerjisi. Sevgi ile Şükran’ın ilişkisi; ışıkla gölge arasındaki ilişkiye benzer. Sevgi; Güneş’se, Şükran; Ay dır. Yani yin ve yang ‘ın ta kendisidir.
Şükran kelimesiyle oluşan kristalde gördüğümüz muhteşemliğe bakarak, yüreğimiz Şükran duygusuyla dolduğunda bedenimizi oluşturan suyun ne denli saflaşabileceğini düşünürsek, bu gerçekleştiğinde bir ışık kristali gibi parlıyor olacağımızı bilmek inanılmaz bir duygudur..
Bir sonraki su mucizesi yazımızda görüşmek üzere….
SEVGİYLE KALIN